Turizm

Bursa ve Cumalıkızık : Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu

Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olarak, Uludağ’ın Kuzey-Batı eteklerine kurulmuş olan Bursa ile aynı dönemde Osmanlı vakıf köyü olarak kurulan Cumalıkızık, 2014 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine kaydedilmiştir. Kültürel kategoride Dünya Miras Listesine alınan “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu” Dünya Miras Alanı, 

Hanlar Bölgesi ;

Bilindiği gibi Anadolu’nun ticaret yolları üzerinde bulunan ve ticaret yapan tacirlerin gece konaklamaları ve dinlenmeleri için yapılan binalara han, daha büyük olanlarına kervansaray denilirdi.Tarih boyunca önemli bir ticaret kenti olan Bursa için hanlar ve bedestenler ekonominin nabzını ifade etmektedir. Osmanlı’nın ilk başkenti olan Bursa’da 14. yüzyılda oluşmaya başlayan ticaret bölgesi; 16. yüzyılda han, bedesten ve çarşıların oluşumuyla gelişimini tamamlamıştır.

Erken Osmanlı döneminde yapılan 668 yıllık geçmişiyle Hanlar Bölgesi, Bursa’da çarşı yapısının nasıl oluştuğunu göstermesi açısından önemlidir. Bu bölgedeki hanlar; Koza Han, Fidan Han, Pirinç Han, İpek Han, Emir Han, Geyve Han, Galle Han, Çukur (Kütahya) Han, Kapan Han, Tuz Han’dır.

Bursa’nın tarihi alanlarından Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık Köyü’nün; Unesco Dünya Miras Listesi’ne alınmasına yönelik; Bursa Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü çalışmalarıyla hazırlanan dosya 1 Şubat 2013 tarihi itibariyle, UNESCO Dünya Mirası Merkezi Sekreterliği’ne Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla iletilmiştir.

2014 yılı 15-25 Haziran tarihleri arasında Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleştirilen Dünya Miras Komitesi’nin 38. Dönem Toplantısı’nda Kültürel Kategoride “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğunun Doğuşu” Dünya Miras alanı, Orhangazi Külliyesi ve çevresini içine alan Hanlar Bölgesi, Hüdavendigar (I. Murad) Külliyesi, Yıldırım (I. Bayezid) Külliyesi, Yeşil (I. Mehmed) Külliye, Muradiye (II. Murad) Külliyesi ve Cumalıkızık Köyü olmak üzere altı bileşen Dünya Miras Listesi’ne girmiştir.

Orhangazi Külliyesi ;

Osmangazi’nin oğlu ve Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı olan Sultan Orhan 1281-1362 yılları arasında yaşamıştır. Yaşadığı dönemde Bursa ve çevresini Bizanslılar’dan almış devlet teşkilatlarını oluşturmuş ve il Osmanlı parasını bastırmıştır.

Orhangazi Türbesi Hisar Semti’ndeki Tophane Parkı’nda Bursa’nın fethinden önce şehrin metropolit manastırı olarak kullanılan Sainte Elie Manastırı‘nın zemin mozaiklerinin bir bölümü üzerine inşa edilmiştir. Kare planlı olarak yapılan türbenin her cephesinde üçer pencere bulunmaktadır. İç duvarları beyaz badanalı olup pencerelerin üzerinde alınlık şeklinde sade süslemeler bulunmaktadır.

Ortada kubbenin altında bulunan sanduka Orhangazi’ye aittir. Sanduka’nın etrafı pirinç bir korkuluklarla çevrilmiştir. Sandukanın üstüne kadife kumaş üzerine gümüş sim ile işlenmiş Hz. Muhammed’e ait hadisin yazılı olduğu örtü bulunmaktadır. Türbenin içinde Orhangazi’nin hanımı Nilüfer Hatun, çocukları ve yakınlarının sandukaları bulunmaktadır.

Hüdavendigar (I. Murad) Külliyesi ;

Hüdavendigar Külliyesi olarak bilinen Sultan I. Murad Külliyesi 1363-1366 yıllarında, Osmanlı Devleti’nin ilk şehit padişahı I. Murad Hüdavendigar tarafından yaptırılmıştır.

Bursa Ovası’na bakan tepenin üzerinde, kentin batı tarafında, I. Murad ve Hamam Caddeleri arasında kalan yerde bulunmaktadır. Külliyenin bulunduğu mahalle, Bursa’nın en eski mahallelerindendir. Külliye cami, medrese, imaret, çeşme, hamam ve türbeden oluşmaktadır. Abdesthanenin önünde iki adet anıtsal özelliklere sahip çınar ağacı vardır.

Yıldırım (I.Bayezid) Külliyesi,

Osmanlı Devleti’nin mimarlık ve yapı alanında bir üslup bütünlüğünü simgeleyen Yıldırım Külliyesi, Yıldırım Bayezid tarafından 1390’lı yıllarda yaptırılmıştır. Cami, medrese, imaret, darüşşifa, mektep, hamam ve türbeden oluşan külliyeden günümüze cami, hamam, medrese, darüşşifa ve türbe kalmıştır. Yıldırım Külliyesi içinde yer alan yapılardaki mimari, sanatsal unsurlar “Beylikten Devlete “ geçişin de bir göstergesi gibidir.Yıldırım Camii
Yıldırım Bayezid tarafından, Bursa’nın doğusunda aynı adı taşıyan tepeye inşa ettirilen külliyenin ortasında bulunmaktadır. 14. yüzyıl yapısı olan cami, kusursuz inşaatı, temiz yapılışı, kesme taş cepheleri, son cemaat yeri ve en önemlisi “Bursa Kemeri” nin ilk olarak kullanılması ile dikkat çeker. Aynı zamanda “Ters T” planlı camilerin en özgün olanı olarak da kabul görmektedir.

Yıldırım Medresesi
14. yüzyılda inşa edilmiştir. Erken dönem Osmanlı medreselerinin arasında ayrıcalıklı bir yere sahip olan yapı, Osmanlı mimarisinde, önü kapalı ilk medresedir. 20 odanın yer aldığı medrese bahçesinde mermer bir şadırvan bulunmaktadır. Birçok kez onarım görmüş olan yapı, bugün dispanser olarak hizmet vermektedir.

Yıldırım Darüşşifası
Osmanlı devletinin ilk hastanesi olarak kabul edilen yapı büyük külliyenin bir parçasıdır. 14. yüzyıl yapısı olan Darüşşifa 2001 yılında restorasyonu tamamlanarak, göz hastanesi olarak hizmet vermeye başlamıştır.

Yıldırım Bayezid Türbesi
Türbe 1406 yılında Yıldırım Bayezid’in oğlu Emir Süleyman tarafından yaptırılmıştır. Türbe, önündeki revakıyla, kendinden sonra yapılan revaklı Osmanlı Türbelerinin öncüsü olmuştur. Türbe içinde Yıldırım Bayezid’in sandukası dışında oğlu İsa Çelebi’nin sandukası da yer almaktadır.

Yeşil (I. Mehmed) Külliye ;

Bursa’da kendi adına yaptırdığı Yeşil Türbe’ye defnedilen Mehmed Çelebi’nin külliyesi, Timur sonrası yıkılan Bursa’ya yeni bir hayat vermiştir. Türbenin turkuaz rengindeki İznik çinilerinin renginden ötürü Yeşil Külliyesi denilmektedir. Cami, türbe,medrese,hamam ve imaretten oluşan Yeşil Külliye’nin diğerlerinden farkı, bu yapıların serbest olarak yerleştirilmiş olmasıdır.

Timur sonrası harap olan Bursa ve Osmanlı Devleti, Yeşil Külliye ile birlikte hem mimaride hem de kültürel ve sosyal bakımdan yeniden şahlanmış ve şairin dediği gibi; “Bir sihirli el Osmanlı’yı yeniden yapılandırmaya başlamıştır. Bir gamlı musikiyle kanatlandı kuytular, Fecrin şadırvanında yıkanmaktadır sular, Tekrar baharı giydiriyor bu sihirli el.”

Muradiye ( II. Murad ) Külliyesi ;

Sultanı II. Murad tarafından Bursa’da yaptırılan son padişah  külliyesidir. 1426 yılında yaptırılan külliyede başta bir cami, medrese, hamam, imaret ve türbe bulunmaktaydı.

Muradiye Külliyesi, Sultan II. Murad’ın oğlu Şehzade Alaaddin Türbesi ile başlayan, II.Selim dönemine (16. yüzyıl) kadar gelen türbe yapıları ile ayrıca önem kazanmış, anıtsal türbe yapılarının meydana getirdiği bir hazire, ilk olarak burada var olmuştur.

Muradiye Külliyesi içerisinde on üç türbe bulunmakta olup; bu türbelerde Sultanların eşleri, oğulları, kızları, yakın akrabaları ve Osmanlı’ya hizmet eden çeşitli saray mensupları yer almaktadır. Yakın akrabaların buraya gömülmesi, başkentin İstanbul’a taşınmasından sonra dahi Bursa’nın manevi olarak hala ne kadar önemli olduğunun göstergesidir.

Külliye, bulunduğu mahalleye ismini vermiştir. Günümüzde medresesi müze, imareti restoran olarak kullanılmaktadır.

Cumalıkızık Köyü olmak üzere altı bileşenden oluşmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olarak kurulan ve vakıf sistemi içerisinde erken dönem Osmanlı geleneklerine göre külliye ve köylerle şekillenen Bursa’nın tarih boyunca sahip olduğu önemli ticari rolü, kentteki büyük hanlar, bedesten ve çarşılarla ortaya konulmaktadır. Hanlar Bölgesi 14. yüzyıldan bu yana kent ekonomisinin kalbi olmuştur.

Osmanlı Bursa’sının gelişmesinde önemli rol oynayan külliyeler, cami, medrese, hamam, imaret ve türbeleri ile hiç bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Kentleşme modelinin en önemli bileşeni olan ve sosyal, kültürel, dini ve eğitim faaliyetleri ile her biri birer merkez olan bu külliyeler kentin sınırlarını belirlemiş ve zaman içerisinde etraflarında gelişen mahallelerle günümüze kadar yaşayagelmişlerdir.

Erken dönem Osmanlı kentine istisnai bir örnek olan Bursa’nın kentleşme modeli, daha sonra kurulan Osmanlı-Türk kentlerine örnek teşkil etmiştir. Bursa’nın en iyi korunmuş vakıf köyü olan ve istisnai bir kentsel planlama sistemini temsil eden Cumalıkızık, seçkin sivil mimarisi ve yaşayan halkı ile kırsal yaşantısını günümüze kadar taşımıştır. 

Cumalıkızık Köyü ve çevresindeki diğer vakıf köylerinin, payitaht Bursa’nın kent merkezindeki hanlar ve külliyelerle ekonomik ilişkileri, Osmanlı’nın bütün kurumlarıyla bir beylikten imparatorluk haline dönüşmesine önemli bir katkı sağlamıştır. Bursa ve Cumalıkızık bugün hala yaşayan ticari kültürü ve kente oldukça yakın kırsal yaşamın devamlılığı ile birlikte erken dönem Osmanlı kent kültürü ve yaşam şekline iyi bir örnek teşkil etmektedir.

Bursa ve Cumalıkızık sahip oldukları seçkin eserlerle birlikte insanlık tarihinin önemli bir aşamasını yansıtmaktadırlar.

Bir yanıt yazın