Genel

Ani Arkeolojik Alanı – Kars

Ani, dörtgen ve daire planlı çok sayıda burçla güçlendirilmiş surlarının uzunluğu 4 bin 500 metre, yüksekliği ise 8 metre kadardır. Üzerinde kükreyen bir aslan kabartması ve Manuçehr tarafından koydurulan kitabenin bulunduğu Orta Kapı (Aslanlı Kapı) yedi girişi bulunan kentin görkemli kapılarından biridir. Kuzeydeki bu kapının sağında, iki dairesel planlı burç ile korunan Çifte Beden Kapısı (Kars Kapısı), solunda ise taştan satranç tahtası bezemeli Hıdırellez Kapısı yer alır. Acemoğlu ve Mığmığ deresi (Tatrcık) Kapıları doğuya, Arpaçay’a açılır. Arpaçay yönüne açılan bir diğeri de Divin Kapısı’dır. Arpaçay’ın karşı kıyısına ulaşan eski kervan yolu (İpek Yolu) buradaki köprüden Divin Kapısına ulaşı-yordu. Suyolu kapısı ise, kentin batıya açılan tek kapısıdır. Türkiye Ermenistan sınırını oluşturan Arpa Çay aynı zamanda Ani’yi de doğudan sınırlamaktadır.

Arpa Çay ve Alacasu vadilerine hakim yüksek bir kayalık üzerinde kurulan kentin en yüksek kesiminde ilk kez Urartuların yerleştiği iç kale bulunmaktadır. Şeddadoğullarından Ebul Şüca Manuçehr tarafından 1072 yılında yaptırılan bu üç nefli caminin özellikle tavanı zengin Selçuklu motifleri ile süslüdür. Caminin gözcü kulesi olarakta kullanılan 99 basamaklı minaresi Ani’nin çağlarboyu süren önemli konumuna işaret etmektedir. Bir zamanlar uzun kervanların, çan sesleri arasında aylarca gece gündüz ilerlediği İpek yolu üzerinde ki 100 bin nüfuslu krallar diyarı Ani’de şimdi hüzün hakim. Ani’nin çağlar boyunca mesken olarak kullanılmasının iki önemli nedeni vardır. Birincisi güvenlik ki; Ani güneydoğusundan geçen Arpa Çay ve Vadisi, kuzeybatısındaki Alacasu ve Vadisi ile doğal olarak korunan bir platoda yer almaktadır. İkinci önemli nedeni ise; şehrin su gereksinimini, debisi yüksek olan Arpa Çay’ın karşılaması. Ani Şehri Kars’ın 44 kilometre doğusunda Ocaklı köyü bitişiğindedir. Aras Nehri’nin Arpaçay kolu kıyısında ki Ani’nin kuzeydoğusunda Tatarcık, batısında Bostanlar deresi akmaktadır. Harebelerin bulunduğu yerde Arpaçay, Türkiye ile Ermenistan’ı bir birinde ayırmaktadır. 

Ani, kayalık üzerinde yükselen konumu, sokakları, çarşıları ve bitişik evleriyle en iyi zamanlarındaki, Byzantion’u andırmaktadır.  90’larda yaşanan Ermenistan depremi ile ağır hasar gören Büyük Katedral ile örenyerindeki bir başka yapı olan Aziz Prkicth veya diğer adıyla Keçel kilisesi’de Yıldırım düşmesiyle yarısını kaybetmiş olan Keçeli kilisesinin bu görünümü, insana hem direnme gücünü hem de derin bir hüznü hatırlatmaktadır. Şimdi bir mezarlık sessizliğine hakim olan, öncesinde ise bir din şehri olan Ani; Kordoba, Bagrat, Byzantion gibi krallılara asırlarca beşiklik etmiş kozmopolit bir metropoldür aslında. Bunu şehrin göbeğinde kurulan büyük Pazar yerlerinden anlamak da mümkündür. Ortaçağ’ın en büyük ticaret merkezi olduğu düşünüldüğünde metropol tanımlamasının yerinde olduğu yadsınılamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Ani Arkeolojik Alanı 2016 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kaydedilmiştir.

Bir yanıt yazın