Yaşamın İçinden

Çömlekçilik

İnsanlık tarihinin en eski sanatlarından biri olan çömlekçiliğin, ilk ne zaman keşfedildiği tam olarak bilinmemekle beraber, toplumun babası diye adlandırılan Hz. İbrahim’in çömlekçilik yaparak ve ziraatla uğraşarak geçimini sağladığı ve o günden bu yana yapılageldiği kaynaklarla sabittir. “Çözülmüş çamurdan yapılmış toprak tencere” olarak lügatimizde yer alan çömlek, bilinen en eski ve kullanışlı ham madde olan toprağın, çamur haline getirilerek, kimi zaman da kille karıştırılarak elle ya da çömlekçi çarkı denilen düzenekle şekillendirilerek üretiliyor.

Topraktan müteşekkil ve sanatkârın emeği neticesinde ortaya çıkan bu ürünler, kap, kacak, tencere, testi, vazo, küp gibi eşyalar olmakla birlikte bu ürünlerin eskiden daha çeşitli olduğu ve ihtiyaçlara yönelik yapıldığı görülüyor. Anadolu’da ilk çarklı çömlekçiliğe ait bulgulara, günümüzden yaklaşık 5 bin yıl önce Kayseri dolaylarında Alişar’da Boğazköy’de ve Truva’da rastlanmıştır. Osmanlı döneminde ise su küpleri, kavanozlar, su testileri gibi kaba eşyalar, sırlı ve sırsız pişmiş denilen topraktan yapılmıştır. Eskişehir, Manisa, Bilecik, Nevşehir, Avanos, Adapazarı, Bursa, Balıkesir, Menemen, Kütahya, Konya ve Diyarbakır’da halen çömlekçilik devam ediyor. Bizler de çömlekçilik hakkındaki bilgileri Avanos İlçe Tarım Müdürlüğünden aldık.

Avanos çömleklerinin tarihi çok eski zamanlara dayanıyor. Nevşehir’in 15 km kuzeyinde kalan ve antik dönemde adı Venessa olarak anılan Avanos’un tarihi MÖ 2000’li yıllara Hititlere kadar uzanıyor. Nevşehir Avanos çömleklerinin tarihi de tüm Kapadokya’ya yön veren Hititlerden bu yana kesintisiz olarak süregeliyor. Eski zamanlarda Avanos çömleklerinin at ve eşeklerin üzerinde civardaki köy ve kasabalarda pazarlandığı biliniyor. Çömlek yapmayı bilmiyorsa kız verilmeyen Avanos’un erkeklerinin geçim kaynağı olan çanak çömlekleri satmak için çıktıkları yolculuklarda, pirinç, bulgur, peynir, tuz ve benzeri ürünleri verilen çömleğin dolusu kadarını takasla alırlarmış.

Bu yolculuklarda kırılan çömlekler ise yol kenarına atılır, Avanos yollarının kenarlarında birikerek hatlar oluştururmuş. “Kör de bilir Avanos’un yolunu, testi bardak kırığından bellidir.” diyen Aşık Seyrani de bu dizeleri Avanos’un yol kenarlarının eski haline ithafen yazmış. Ata yadigarı bir meslek gibi babadan oğula, kavimden kavime geçerek ve her dönemde kendine bir şeyler ekleyerek gelişen bu sanat, günümüzde olduğu gibi geçmişte de Avanos’un başlıca geçim kaynağı olmuştur. Avanos toprağı seven ve değer verenlerin yeridir. Her köşe başında çanak atölyelerinin bulunduğu yörede toprak, zanaatkarların elinde işlenerek mükemmel eserlere dönüşmektedir.

Avanos Çömlekleri Nasıl Yapılıyor?

Avanos çömlekleri, ustasının tezgahındayken kolay gibi görünse de aslında hiç de kolay yapılmıyor. Çömlek yapımında kullanılan toprak Avanos Dağlarından ve Kızılırmak yataklarından alınıyor. Yumuşak ve yağlı killi topraklar elenerek çamur haline getiriliyor ve bu çamur, işlik adı  verilen atölyelerde şekillendiriliyor. İstenilen şekil verildikten sonra, önce güneşte sonra gölgede kurutuluyor. Son olarak da fırınlarda 800 derecede özenle pişiriliyor. Çömlek elle ya da kazıma yöntemiyle üzerine farklı renklerde kil sürülerek ya da içine boya karıştırılan sırlarla süsleniyor. Günümüzde çömlekten amacına göre değişik büyüklükte yemek tenceresi, turşu küpleri,tencere kapağı, su testisi, güveç, sütlaç ve yoğurt kâsesi, alabalık kiremidi, sarma taşı gibi ürünlerin yanı sıra dekoratif süs eşyaları da yapılıyor.

Ruha iyi gelen bir meşgale olduğu için doktorlar da öneriyor Hamura şekil verme aşamasında birkaç yöntem uygulanıyor.

Seri üretim ve çok parça çanak çömlek üretimini hızlandırmak için tabak gibi düz parçalar çark yerine, çarka eşdeğer bir makineyle şekillendirilebiliyor. Ancak doktorların da önerdiği ve insan ruhuna iyi gelen çömlek yapımı, en çok eski tip tornada olduğunda keyif veriyor. Çömlekçi ustası özenle hazırladığı hamuru ayaklarıyla vurarak hızlandırdığı çarkına yapıştırdığı anda görsellik o vakit başlıyor. Usta önce elleriyle hamura bastırarak, sonra başparmaklarıyla tam merkezden bastırıp içini boşaltarak hamuru bir kıvama sokuyor. Son aşamada ise yarım ay şeklindeki metal parçayla karın oluşturup çömleğe dönüştürüyor.

Fotoğraf Galerisi 

Zırhlama ve perdahlama

Şekil verilen çömleklerin kurutmaya geçmeden üstünün boyanması işlemine ve süslenmesine Kapadokya’da ‘zırhlama’ deniliyor. Zırhlama yapıldıktan sonra çömlekler deri sertliği kıvamına gelene kadar iki gün bekletiliyor. Hamur henüz tam kurumamışken yüzeyinin parlatılmasına ise ‘perdahlama’ deniliyor ki bu işlem sacdan bir alet olan masatla yapılıyor.

Kurutma

Çömleklerin 20 dakika güneşe çıkarılması nemin atılmasını sağlıyor. Eğer güneş yoksa ‘yanalak’ da denilen işlik odalarında bir gün bekletiliyor. Kulplu bir ürün ise kulpları takılıp pişirme sürecine geçiliyor.

Pişirme ve Sırlama

Çömleklerin kullanıma hazır hale gelmeden önce son aşaması fırınlanması ve sırlanmasıdır. Kuruyan ürünler, geniş küvetlere yerleştirilip ev eşyası olarak tasarlanmışsa 1000 santigrat derecede, su geçirmez daha sert kaplar ise 1400 santigrat dereceye varan ısılarda 1-3 gün arasında pişiriliyor ve fırın soğuyuncaya kadar da içinde bekletiliyor.

Sırlama işlemini yapmadan önce toz kıvamında sır, inceltilmiş çakmak taşı, kurşun oksit, feldispat gibi camsı maddeler suyla karıştırılarak sır eriyiği hazırlanıyor. Pişmiş olan çömlekler, bu eriyiğin içine daldırılarak tekrar fırınlanıyor ve çömleklerin yüzeyinde camsı bir görünüm de bu şekilde sağlanıyor.

Bir yanıt yazın