Günümüze kadar ulaşmış bazı Şaman gelenekleri
Su dökerek uğurlama
Şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. Su berekettir, kutsaldır. “Su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için gidenin arkasından su dökülür.
Kurşun dökmek
Kurşun dökmek de Şaman geleneklerinden kalan bir âdet. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak eski dönemlerde uygulanırdı.
Amasya’daki Oluz Höyük arkeolojik kazılarında bulunan kurşun parçaları, nazara karşı suya kurşun dökme geleneğinin Anadolu’da yaklaşık 2 bin 500 yıldır uygulandığını ortaya çıkardı.Şamanizm’de buna ‘kut dökme’ denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu ‘talih, saadet unsurunu’ geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.
Kırmızı kurdele bağlamak
Lohusa kadınların başına bağlanan kırmızı kurdele Şaman döneminden günümüze kadar ulaşmış bir adet. Bu kurdelenin anneyi ve yeni doğan çocuğu, albız denen şeytana karşı koruduğuna inanılır.
Al, Kızıl (Kırmızı):Gelinin başına örtülen ve damadın omzuna atılan kırmızı örtü, gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler ve lohusa kadının başına bağladığı kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. Ayrıca Eski Türklerde yöneticiler; kırmızı başlık ve kırmızı elbise giyerek kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılırdı.
Nazar
Anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır. Bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. Bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. Bu inanış da Şamanizm’den kalmadır.
Üç kere Tahtaya vurmak
Eskiden Türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya vurma adeti, sadece Türk kültüründe değil bir çok Avrupa kültüründe de vardır.
İçki
Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenek. Özellikle düğünlerde ve mutlu günlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği var. Oysa İslâm’da içki içilmesi kesinlikle yasak.
Su içerken kafanın elle desteklenmesi
Bu da bir Şaman geleneği kalıntısıdır. Şöyle ki, su içerken insan aklı başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.
Ölünün ardından belirli aralıklarla toplanmak
Eski Şaman inanışına göre ölünün ruhu, bedenini 40 gün sonra terk eder. “40’ın çıkması” deyimi buradan gelir. Şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın ve öteki ruhlar etrafına doluşmasın diye, insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
Mezar Taşları
Günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır. Mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da görülmektedir.
Köpek Uluması
Şamanizm’de köpek bir ruhun yaklaştığını uzaktan acı ulumayla haber verebilmektedir. Anadolu’nun kimi yerlerinde köpek uluması uğursuz sayılmaktadır. Köpeklerin bazı olayları önceden algıladıklarına ve bunu uluyarak anlattıklarına inanılır.
İlahiler
Şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. Müzik hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. Oysa İslam dininde Kur’an’ın müzikle okunması kesinlikle günahtır. Şaman geleneğinin devamı olarak Anadolu’da Hz.Muhammed’in Hz.Ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır. Mevlit ve İlahiler sadece Anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. İslam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur. Osmanlı tarihinde ilk Mevlit, 1409-10 yıllarında Bursalı bir fırıncı ustası olan Süleyman Çelebi tarafından yazılmıştır.
Yukarıda Allah Var
Tengrizm inancından kalmıştır. Bu anlayıştan dolayı dua ederken ya da işaret ederken eller gökyüzünü gösterir.
Çaput Bağlamak
Şamanizm inancında dilek dileme şekli. Küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir. Günümüz Türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. Temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.
Ölünün Ardından Toplanmak
Birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de Şaman kültüründen kalmadır. Eskiden Türk inanışına göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin “40’ın çıkması” deyimi vardır. Şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.
Çocuklara Doğa İsimleri Koymak
Çocuklara Doğa İsimleri Koymak:Orta Asya Toplulukları (Türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. Tabiat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. Fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, yıldırım, gök, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. Çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.
Dilek Tutmak
Tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.